15 Kasım 2011 Salı

SİNEMA’NIN UNUTULAN KAHRAMANI “BRUCE CAMPBELL”

B tipi film hayranlarının yakından tanıdığı ve seveninin deliler gibi sevdiği bir isim Bruce  Cambell. Çoğu zaman aileden biri gibi sevdirdi kendini. 53 yaşındaki  ihtiyar delikanlı ; ilk olarak,  aynı zamanda okul arkadaşı olan yönetmen Sam Raimi’nin Sam Raimi Early Shorts isimli kısa film serisi ile kamera karşısına geçti. İlk uzun metraj denemesi de yine Sam Raimi’nin efsanevi filmi Evil Dead oldu. Belki de ilk göz ağrısı olan efsanevi filmin tarzını sevmiş ki, sonradan çok imkanı olmasına rağmen B tipi kült filmlerde oynama sevdasından hiç vazgeçmemiş. 

Campbell’in sinemaya tek katkısı oyunculuğu değil elbette.  3 filmin senaryosunu yazmış , 18 B tipi filme prodüktörlük yapmış ve başta Man with the Screaming Brain gibi müthiş eğlenceli 7 tane filmin yönetmenliğini üstlenmiştir.
Bruce Campbell’in akla sığmaz oyunculuk performansının arkasında babasının yerel tiyatrolarda oyuncu olması geliyor olmalı. Bruce daha 8 yaşındayken etrafta Zorro kostümüyle dolaştığında içindeki kahramanlık dürtüsü ortaya çıkmış olmalı. Komedi , aksiyon ve gerilimi aynı karakter üzerinde yarattığında izleyicilerin sıkılmak için pek takati kalmıyor.
Jim Carrey ‘nin Bruce Campbell’a sima olarak benzemesinin ötesinde kesinlikle hayran olduğu ve örnek aldığını da söyleyebilir. Türkiye dışında birçok sinema forumunda bu iki isim bolca karşılaştırılmış hatta youtube da ikisini karşılaşturan videolar bile mevcut. Siz hala benzetemediyseniz Jim Carrey’nin Liar Liar’da , Bruce Campbell’in ise Evil Dead II deki kendi eliyle mücadele etme performanslarına göz atabilirsiniz.

Yıllar boyunca birçok B tipi filmde başrol oynayan, hatta Raimi’nin Spiderman filmleri başta olmak üzere birkaç filminde de figüranlık yapmış alan kahramanımızın tabi ki en ünlü karakteri 1981 tarihli Ashley 'Ash' J. Williams karakteridir. Karakter tahlili yapmak gerekirse hiçbir super gücü olmayan super kahramanımız başlarda karakter olarak da normal bir gençken, pek de normal olmayan karanlık güçler tarafından ele geçirilince başlıyor herşey. Belli ki Ölülerin Kitabı’nın gökten gelen peygamberi olmak başta onun da istediği bir şey değildi. Yoğun görsel efektler olmaksızın, yoğun oyunculuk performansı gerektiren bu rol , ancak Bruce Campbell gibi bir üstadın elinden çıkabilirmiş.

Bruce Campbell hakkında bu kadar söz söylemişken benim için Back to the Future’dan sonra en iyi üçleme olan Evil Dead üçlemesinden bahsetmemek olmaz.


Evil Dead ; 350.000 dolar gibi düşük sayılabilecek bir bütçeyle, okul arkadaşları tarafından çekilmiş ve sinemada hiç tutmamasına rağmen 80 li yılların ilk yarısında Shining ‘i bile geride bırakarak en çok satılan VHS olmuş. Filmin bu kadar tutmasını sağlayan şey filmin korkunç olmasından öte bir kahraman olarak Ash karakteri ve bence teknik olarak tarihinde ilklerden biri olan ormanın içinde koşturan kamera kullanımı. Sam Raimi’nin 2009 tarihli Drag Me to Hell filminde de bu seriden göndermelere rastlamak mümkün.
Evil Dead II ; bence serinin en iyi filmi ve Campbell’ın oyunculuğunu sergilemesi için en çok fırsatı yakaladığı filmdir. İlginç bir şekilde ikinci film başlarken öncesinde olan olaylara yaptığı hatırlatmalarla ilk filmin hikayesi birbirini tutmuyor. Bu durum seriye biraz gölge düşürse de   hikayenin sürükleyiciliği açısından büyük bir sorun yaratmıyor. Çünkü her bir bölüm kendi içinde başlı başına bir hikaye.
Army of Darkness : Serinin son filmi  ve Raimi ile Campbell’ ın sinemaya alaycı bakışının en büyük kanıtı. Bu ikilinin tarzına vakıf olmayan korku filmi izleyicisi için gülünç durumda bir korku filmi olarak küçümsense de bir komedi olarak çoktan kült filmler kategorisinde yerini yapmış durumda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder